MART-NİSAN 2025 / AYIN KONUĞU
Sanatçı Altunsaray “Toprağa ne kadar yakınsak hakikate ve kendimize o denli yakınız”
Türk Tarım Orman Dergisinin bu sayıdaki konuğu Türk Halk Müziğinin sevilen ismi İsmail Altunsaray. Sanatçı Altunsaray ile çocukluğu, tarıma ve toprağa olan tutkusu ve mesleği üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
İsmail Bey, ses sanatçılığı serüveniniz nasıl başladı? Bu mesleği yapmak hep aklınızda olan bir şey miydi?
1980 yılında Kırşehir’de doğdum. 12 yaşındayken ablamın yeteneğimi fark edip bağlama hediye etmesiyle müzikle tanıştım. Memleketimde alaylı bir süreçten sonra 1997 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Mûsıkîsi Devlet Konservatuvarını kazandım. Daha sonra yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Profesyonel müzisyen olarak uzun yıllar birçok sanatçıya albüm ve sahne çalışmalarında eşlik ettim. Daha sonra “İncidir” ve “Derkenar” isimli iki albüm yaptım. Şu an yurt içi, yurt dışı konserleri, TV ve radyo programları olmak üzere birçok etkinlikte çalışmalarım yoğun olarak devam ediyor.
HEPİMİZ İÇİN HUZURUN ADRESİYDİ KÖY
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Ailenizden ve eğitim hayatınızdan bahseder misiniz? Ailenizin tarımla veya hayvancılıkla ilgisi var mıydı?
Çocukluğum kışın şehirde, yazları köyde geçti. Hatta öyle ki bazen evden köye kaçardım. En net hatırladığım hatıralarımdan biri beni bulamasınlar diye ekinlerin arasına yatıp gökyüzünü seyrettiğim andır. Köyün yeri bende çok ayrıydı, dolayısıyla tarımın ve hayvancılığın tam da içinde yetiştim. Köyün doğallığı beni hep içine çekti. Oradan aldığım hazzı, huzuru hiçbir şeyden alamıyordum. Aile büyüklerimin hayatları tarım ve hayvancılıkla geçti. Hepimiz için huzurun adresiydi köy.
TOPRAK KUTSALDIR
Toprak, tarım, gıda, orman bu kavramlar hep önemliydi ama günümüzde daha da önemli hâle geldi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Toprakla uğraşmak, doğayla iç içe olmak size neler hissettiriyor?
Bana kalırsa bir ülkede tarım gelişmemişse bu durum o ülke için beka meselesidir. Toprağını seven, tohumunu koruyan, kendi özgün kimliğini kaybetmeyen nesillerin yetişmesi bu anlamda çok kıymetli ve önemlidir. Gıda güvenliğimizi korumak ve evlatlarımıza daha temiz bir gelecek sağlamak için toplum olarak üzerimize düşen görevleri yapmak zorundayız. Hatta bölge bölge topraklarımızın hangi koşullara elverişli olduğunu bilmemiz ve bu konudaki bilgi düzeyimizi artırmamız gerekir. Toprak kutsaldır, Âşık Veysel’in dediği gibi toprak “sadık”tır. Hatta yaşamın devamlılığı için toprağın ne kadar kutsal olduğunu şu dizeleriyle çok açık bir dille anlatmıştır Âşık Veysel:
“Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır”
Siz toprağa bir tohum ekersiniz, o size binlerce tohum verir. İnsanoğlunun kendini bulma yolculuğunda toprak, insanın en değerli yol arkadaşıdır. Toprağa, tabiata yakın insanla, taş ve beton yığınlarının içinde yaşayan insan arasında çok büyük farklar vardır. Toprağa ne kadar yakınsak, o denli “hakikate” ve kendimize yakınız. Toprak sizi hiçbir zaman aldatmaz, size yalan söylemez, sizi ortada bırakmaz. Ona verdiğiniz emeği misliyle size geri öder, hem de hiçbir karşılık beklemeden… Durum böyleyken toprağın kutsallığını görmezden gelmek gafilliktir.
Tabiatın olmadığı yerde türkü de olmaz. Türküler bütün gücünü tabiattan ve sevgiden alır. Bu denli bir anlam arayışının içinde toprak, “hakikate” en yakın adrestir. Topraktan gelen hangi mahsule bakarsanız bakın, daima insana hizmet ettiğini görürsünüz. Kimi zaman soframızda bir yiyecek, kimi zaman derdimize derman bir ilaçtır toprak. Bunun gibi sayabileceğimiz binlerce örnek vardır toprakla ilgili, bu sebeplerden de kutsaldır “toprak”…
BESLENMEMDE ÇOCUKLUĞUMDAKİ TAT VE KOKUYU ARIYORUM
Beslenmenizde öncelik verdiğiniz ürünler var mı? Alışveriş yaparken nelere dikkat edersiniz? Etiket okur musunuz?
Ben beslenmemde çocukluğumdaki tat ve kokuyu arıyorum. Bunun için de ata tohumuyla yetişmiş toprak mahsullerini ve kaynağı belli olan et ve süt ürünlerini tercih ediyorum. Kısacası organik beslenmeye çalışıyorum. Öğünlerimi çalışma saatlerime göre belirliyorum. Güne erken başladığımda üç öğün, geç başladığımdaysa iki öğün yapıyorum. Alışverişimizi daima eşim ve kızlarımla yapıyoruz. Evde iki küçük çocuğumuz olduğu için gıda güvenliğine özellikle dikkat ediyoruz. Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmeye, ürünün kaynağına ve etiket bilgilerine dikkat etmeye çalışıyoruz.